Yapımı: 2017-ABD
Tür: Dram, Gizem, Gerilim
Süre: 114 Dakika
Yönetmen: Kenneth Branagh
Oyuncular: Kenneth Branagh, Johnny Depp, Michelle Pfeiffer, Penélope Cruz, Daisy Ridley, Judie Dench, Josh Gad, Derek Jacobi, Leslie Odom Jr., Williem Dafoe, Lucy Boynton, Sergei Polunin
Senaryo: Michael Green
Yapımcı: Mark Gordon, Simon Kinberg
Not: 4
Agatha Christie uyarlamaları açısından bu senenin bereketi çok şaşırtıcı açıkçası. Glenn Close'lu Crooked House ve Christie'nin 1934'te yazdığı Murder on the Orient Express'in uyarlamalarını izledik bu sene. Christie'nin en meşhur romanlarından Orient Express'in bu beşinci uyarlamasında yönetmen koltuğunda ve başrolde Kenneth Branagh var.
Murder on the Orient Express'in Kenneth Branagh tarafından sinemaya uyarlanacağı haberleri duyulunca büyük bir Agatha Christie hayranı olarak tedirgin olmuştum. Ardından başrolde efsanevi dedektif Hercule Poirot karakterini Kenneth Branagh'ın kendisinin canlandıracağı haberi ve ilk fragman, aslında bu filmin nasıl bir fiyasko olacağını önceden haber veriyordu.
Murder on the Orient Express pek çok yönüyle epey sorunlu bir film. İnsan nereden başlayacağını bilemiyor. Öncelikle bir roman uyarlaması olarak romanı, hikayenin ruhunu ve incelikle yaratılmış ana karakterini özümsemekten ve anlamaktan aciz, epey kötü bir senaryosu var filmin. Tabi senaryosuyla ilgili tek itirazım romanın doğru uyarlanamaması değil. Yüzeysel karakterler, neredeyse 1930'larda geçen bir suç komedisi gibi parodivari diyaloglar, Christie'nin şüphelilerle okur arasında eşit şekilde kurduğu dengenin ustalığının senaryoya yansımaması gibi daha birçok şey bu filmi daha en başta kağıt üstünde yetersiz bir hale getiriyor.
En azından, birçok seyirciyi daha filme gitmeden heyecanlandıran yıldızlar geçidi oyuncu kadrosu "acaba kaydadeğer bir şeyler çıkar mı?" sorusunu sordursa da üzücü bir şekilde her bir oyuncu kariyerlerinin en ortalama performanslarını sergiliyorlar. Bunun senaryoyla da önemli ölçüde bağlantısı var elbette. Örneğin her şeye rağmen filmde parlayan Michelle Pfeiffer'ın performansı bile, Pfeiffer'ın kariyerinin en ortalama performanslarından biri.
Murder on the Orient Express, Agatha Christie'nin eserleri içinde de, Christie'nin içinde değerlendirdiği polisiyenin Altın Çağ dönemi yazarlarının eserleri içinde de ayrı bir yere sahip aslında. Çünkü Christie'nin bu kitabı klasik whodunnit bulmacasını ahlak, hak-hukuk ve vicdani ikilem kavramlarıyla harmanlayarak polisiye roman tarihinin en şaşırtıcı ve ilgi çekici sonlarından birini sunuyor okuruna. Christie'nin türü yeniden tanımladığı bu cinayet muammasının esrarı, bulmacası tıkır tıkır işliyor kitapta. Zaten whodunnit polisiyeleri edebiyattaki belki de en muhafazakar türlerden biridir. Değişmez kuralları ve işleyişi vardır. Bu yalapşap film uyarlaması ise Christie'nin karakterlerinin derinliğine, bize onları sunuş şeklinin ustalığına ve adım adım büyük finali getiren olaylara katiyen layık olamayan kafası son derece karışık bir lise müsameresi. CGI'la yapılmış yapay Ortadoğu manzaraları, tamamen eğreti duran karlı dağlar ve greenbox'la çekilmiş tren sahneleri filmin tamamı gibi çiğ. Ve bütün bunlar yetmezmiş gibi Branagh'ın filmin sonunda Agatha Christie'nin bir diğer efsanevi romanı Death on the Nile'ın uyarlayacağına göz kırpması gerçekten uykularımı kaçırıyor. Kaldı ki stüdyo yeni bir Christie uyarlamasına hazırlandıklarını da açıkladı. Bütün sinemaseverlere ve Agatha Christie tutkunlarına şimdiden büyük sabır diliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder