Hayal Kuranların Şerefine: La La Land - Atakan Göktepe

11 Ocak 2017 Çarşamba

Hayal Kuranların Şerefine: La La Land


Yapımı: 2016-ABD
Tür: Dram, Komedi, Müzikal
Süre: 128 Dakika
Yönetmen: Damien Chazelle
Oyuncular: Ryan Gosling, Emma Stone, J.K. Simmons, Finn Wittrock, Rosemarie DeWitt
Senaryo: Damien Chazelle
Yapımcı: Fred Berger, Jordan Horowitz
Not: 8.0

La La Land bu senenin pamuk şekeri. Gittiği her yerden hararetli hayranlar kazanan film, fragmanları ve görselleriyle de beni baştan çıkartmayı başarmıştı zaten. Damien Chazelle'in Whiplash'ten sonraki filmi La La Land baş döndürücü bir seyir zevki sunuyor.

Ne denebilir ki? La La Land mucizevi bir film. Birçok sinema dergisinde ve blogunda yazılıp çizildiği gibi tam da bütün dünyanın acı ve sıkıntılarla boğuştuğu bir dönemde çıkageldi. Aslında birçok yerde referans gösterdiği ve saygı duruşunda bulunduğu Casablanca'nın İkinci Dünya Savaşı'nın ortasında gördüğü işlevi gördü: Tüm bu ızdırap ve buhran içinde kalplere dokunmayı başardı. La La Land'in gittiği her yerden böyle övgülerle dönmesinin temelinde bunun yattığını düşünüyorum.
Film, Warner Brothers stüdyosunun içinde bir kafeteryada çalışan ve oyuncu olma aşkıyla yanıp tutuşan Mia ile jazz tutkunu, piyanist Sebastian'ın aşkını konu alıyor. Mia'nın oyuncu olma tutkusu ile Sebastian'ın kendi jazz bar'ını açma hayali bu iki ruhu birbirine yaklaştıran öğeler. Emma Stone ve Ryan Gosling'in muhteşem bir kimyası var. Bir çift olarak birbirlerine o kadar yakışıyorlar ki sanki onlar olmasaydı Mia ve Sebastian bu kadar inandırıcı olmazdı. Performanslar anlamında efsanevi olmasa da gayet tatmin edici bir tablo çıkıyor önümüze.
Los Angeles'ı arka plana alan film harika bir sinematografiyle de görselliğini zenginleştirmiş. Mor-turuncu gökyüzü, kıvrılan bulutlar, rengarenk elbiseler, mor çöp kutuları... İzlemesi gerçekten çok keyifli bir sinematografisi var ancak bazı kamera hareketlerinin (mesela kameranın havuzun içinde 360 derece döndüğü sahne) anlamsız ya da yanlış gibi göründüğü söylenebilir.
Evet, La La Land muazzam ancak yok mu bunun hiç eksik bir tarafı? Elbette ki var. Bunların belki de en önemlisi yan karakterlerle ilgili kusuru. La La Land'in hiçbir yan karakteri yok. Sadece Mia ve Sebastian var. Onların yanındaki karakterler kartondan adeta. Sadece hikayede görünüp kaybolan önemsiz, silik detaylar. Kaldı ki Damien Chazelle önceki filmi Whiplash'te baş karakterden bile daha akılda  kalıcı, çok kuvvetli bir yan karakter yaratmış, Fletcher karakteri J. K. Simmons'a En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Oscar'ını ve daha birçok önemli ödülü getirmişti. Yani demem o ki aslında yan karakterleri önemseyen Chazelle bu filmde o kadar silik karakterler yaratmış ve silik olmalarının yanında bu karakterlere o kadar yer vermemiş ki şaşırmamak elde değil.
Yan karakterler yalnızca silik değil, aynı zamanda önemsiz de. American Horror Story'den aşina olduğumuz Finn Wittrock, Mia'nın sevgilisi Greg rolünde. Mia Sebastian'la tanıştığında Greg'le sevgili olmasına rağmen bir anda onu terk ediyor Sebastian için. Sonrasında Greg onu ne arıyor ne soruyor ne de Mia, Greg'i düşünüyor. Greg o anda silinip gidiyor. Ya da Sebastian'ın kız kardeşini görüyoruz, filmde sadece Sebastian'ın borçları olduğu enformasyonunu seyirciye aktarma fonksiyonu bulunuyor. Sonrasındaysa silinip gidiyor. Böyle birçok derinliksiz ve neredeyse işlevsiz yan karakterlerle dolu film.
Filmin belki bir diğer kusuru da bazı kısımların birbirinden çok kopuk olması. Ekran kararıyor, başka bir parçasını izliyoruz hikayenin ama hangi parçasını? Ama Chazelle'in filmi "kış", "ilkbahar", "yaz", "sonbahar" ve sonra tekrar "kış" olarak bölümlere ayırarak bir yıllık hikayeyi anlatması hoşuma gitti.
Özet olarak La La Land yer yer fantastik, yer yer sertçe gerçek, tatlı bir aşk öyküsü. Emma Stone'un söylediği 'Audition' şarkısında da bahsedildiği gibi tam da hayal kuranlar için yapılmış bir film. Singin' in the Rain, The Umbrella's of Cherbourg gibi müzikallerle Casablanca gibi Hollywood Altın Çağ klasiklerine öykünürken de kendi tarzını ve çizgisini bulabiliyor. Evening Standard'ta La La Land için yazılan yorum var ya fragmanlarda görüyoruz: "They don't make films like this anymore." Aynen öyle, artık böyle filmler yapmıyorlar. O yüzden La La Land bu senenin en iyi filmlerinden. Çünkü bize unuttuğumuz bazı duyguları hatırlatıyor sinema yoluyla.
İmkanınız varken La La Land'i görmenizi tavsiye ediyorum. Kusurlarına rağmen o kadar pozitif yanı var ki gözleriniz kamaşırken o kusurları göremiyorsunuz bile. Şimdiden Oscar'ları iple çekiyorum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder