The Cook, The Thief, His Wife & Her Lover-Aşçı, Hırsız, Karısı ve Aşığı (1989) - Atakan Göktepe

5 Şubat 2013 Salı

The Cook, The Thief, His Wife & Her Lover-Aşçı, Hırsız, Karısı ve Aşığı (1989)


Yapım: 1989 - Fransa ,  Hollanda ,  İngiltere
Tür: Dram ,  Korku ,  Romantik ,  Suç
Süre: 98 dakika
Yönetmen: Peter Greenaway
Oyuncular: Michael Gambon, Tim Roth, Helen Mirren, Ciaran Hinds, Ewan Stewart
Senaryo: Peter Greenaway
Yapımcı: Kees Kasander
IMDb Notu: 7.4
Benim Notum: 8.5

Film bittiğinde söylediğim tek şey "Hayatımda izlediğim en garip filmdi." oldu. Garip kelimesini kullandım çünkü daha önce eşi benzerine rastlamadığım bir filmdi. Öncelikle belki de bugüne kadar izlediğim filmler arasında en iyi renk kullanımına sahip filmdi. Her karesi apayrı bir şaheser, her karesi adeta bir tablo, bir sanat eseri. Peter Greenaway'in yarattığı bu şaheser yönetiminin ve senaryosunun yanında harikulade performanslarla taçlandırılıyor. Harry Potter serisine 3. film Azkaban Tutsağı ile katılan ve son dönemde Albus Dumbledore karakteri ile genç kuşağa da kendini tanıtan Michael Gambon korkunç itici, ahlaksız, züppe, kibirli ve insanlara olağanüstü kötü davranan Albert rolüyle karakterinin ruhunu seyirciye mükemmel bir şekilde yansıtıyor. Helen Mirren ise gençliği, güzelliği ve olağanüstü yeteneğiyle herkesi kendine hayran bırakan bir performans sergiliyor.

The Cook, The Thief, His Wife & Her Lover ismi belki uzun gelebilir ama içeriğe aşırı derecede uyan bir isim. Aşçı, Hırsız, Karısı ve Aşığı derken Aşçı'yı ayrı tutuyor ama HırsızKarısı'nı ve Aşığı'nı belli bir ilişki içerisinde sunuyor. Filmin içeriği de bu şekilde zaten. Hepsi olayın içinde ama bu ilişkiyle.
Konuyu kısaca özetlemek gerekirse; Albert çok zengin ama bir o kadar da sevimsiz bir adamdır. Aşırı derecede kibirli, herkese kaba davranan, ahlaksız, pislik, rezil bir adam. Karısı dahil çevresindeki herkese hakaretler ediyor gerektiğindeyse şiddet uyguluyor. Georgina ise onun genç, güzel, kültürlü karısıdır. Albert onu aptal ve tamamen bir seks objesi olarak görür ama onun düşüncelerinin aksine Georgina olağanüstü bilgili, görgülü, kültürlü ve zeki bir kadındır. Bunlar hırsız ve karısı. Aşçı ise Albert sahibi olduğu ve çok sevdiği restorantının başına getirdiği Richard. Richard olağanüstü bir aşçı, herkes onun yemeklerine hayran ve restorant da bu yüzden çok popüler. Richard Fransız ve restorant da zaten Fransız lokantası.
Aşığı'na gelirsek; o da filme dahil olduğunda ilk başta bu denli önemli bir konuma gelebileceği tahmin edilmiyor doğrusu. Michael tek kişilik masada yemek yiyen ve yemek yerken de büyük bir ilgiyle sürekli kitap okuyan bir adam. (Hatta Albert birkaç kez yanına yaklaşıp "Burası restaurant, kütüphane değil." şeklinde Michael'ı ikaz ediyor ve zorbalığını tamamlamak üzere kitaplarını bir taraflara fırlatıyor.) Georgina, Albert'ın yanında yemek yerken bu adamı fark ediyor ve halleri ilgisini çekiyor. Michael da onu fark ediyor ve ikisi arasında sessiz bir aşk başlıyor. Bu ilişkiyi Albert öğrenirse korkunç şeyler olacaktır ve Georgina da bunun gayet farkındadır ama yine de bu yasak ilişkiden kendini alamaz ve Michael'a fena şekilde kaptırır kendini.
Film dekor bakımından Hitchcock'un tiyatro eserlerinde uyarladığı Dial M for Murder veya Rope'u anımsattı bana. Dekor gerçekten de tiyatro sahnesini anımsatıyor. Olayların%80'i restaurantta geçiyor. Restaurant ise temelde 3 parçadan oluşuyor: restaurantın otopark olarak kullanılan arka girişi, koskoca bir mutfak ve restaurantın içi. Tabi bir de apayrı bir olay olan restaurant tuvaletleri var. Gerçi kitapçı ve hastane gibi mekanlar da var ama onlar çok fazla görünmediği için saymadım. Bu saydığım dekorlarda en önemli öğe herhalde ışık ve dolayısıyla renkler. Mutfakta yeşil, restaurantta kırmızı, tuvalette beyaz ışık kullanımı  ve rengin karakterle göre değişmesi bir ustanın işi.

Georgina'yla Michael'in aşkı sessiz bir şekilde ama alabildiğine etkileyici bir şekilde işleniyor.

Film Margaret Thatcher dönemi İngiltere'sine bir taşlama niteliğinde diye okudum. Tabi bunları anlayabilmek için önce Thatcher dönemini bilebilmek gerekir. Gerçi zaten ağırlıklı ve alt metni güçlü olan bir film olduğu da gayet belli.

Filmde Albert'in her türlü pisliğine ve şiddetine tanık oluyoruz.

Albert ilişkilerini öğrendiğinde işler Michael ve Georgina için daha kötü bir hal alıyor ve bu kesinlikle mutlu biten bir hikaye değil.

Film teknik anlamda kusursuz, Michael Nyman'ın müzikleri ve özellikle Memorial parçasıyla olağanüstü bir hal alıyor. Senaryo eşi benzeri görülmedik bir şekilde sıradışı ve şok edici. Bir sonraki adımı tahmin etmesi mümkün değil. Hafif fantastik havası olan film aslında ciddi insani noktalara parmak basarken olay örgüsü sizi alıp sürükleyecek ve iki saatin nasıl geçtiğini anlamayacaksınız bile.
Oyunculuk performansları göz kamaştırıyor. Richard Bohringer, Georgina'nın yasak aşkını kocası Albert'ten saklamasına yardım eden dik başlı, onurlu, vakur ve yetenekli aşçı Richard rolüne tam otururken Albert rolündeki Michael Gambon karakterin tüm iticiliğini olağanüstü yeteneğiyle yansıtıyor. Helen Mirren ise soyunmaktan zerre korkmuyor ve tepeden tırnağa çıplakken bile aşırı rahat ve de harikulade bir performans sergiliyor. Michael rolündeki Alan Howard ise karakterin tüm tutkusunu ve olgunluğunu kısıtlı bir tablodan ama yine de yeterince yansıtmayı başarmış.
The Cook, The Thief, His Wife & Her Lover burada bahsetmek istemediğim olağanüstü ve etkileyici sonla kapanıyor ve seyirciyi kendine hayran bırakıyor. Hayatım boyunca izlediği en eşsiz filmdi. Bu filmden önce bu filme benzeyen bir film yoktu ve bu filmden sonra da aynı temada, bir değişiği çekilmedi. Eşsiz havası, olağanüstü görüntüleri ve müthiş performanslarıyla bir Peter Greenaway başyapıtı olan bu filmi izlemek için tereddüt etmeyin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder