Alis Harikalar Diyarında/Alice in the Wonderland - Atakan Göktepe

11 Haziran 2012 Pazartesi

Alis Harikalar Diyarında/Alice in the Wonderland


Yapım: 2010 - ABD,
Tür: 3 Boyutlu, Aile, Çocuk, Dram, Fantastik, Komedi, Macera, Savaş, Gençlik,
Süre: 108 dakika
Yönetmen: Tim Burton,
Oyuncular: Johnny Depp, Helena Bonham Carter, Anne Hathaway, Alan Rickman, Mia Wasikowska, Eleanor Tomlinson, Timothy Spall, Crispin Glover, Brighid Fleming, Stephen Fry, Frances de la Tour.
Görüntü Yönetmeni: Dariusz Wolski,
Senaryo: Linda Woolverton
Yapımcı: Tim Burton, Richard D. Zanuck, Joe Roth, Suzanne Todd, Jennifer Todd
IMDb Notu: 6.5
Benim Notum: 6.9~7/10

Uzun süreli bir boşluktan sonra bloguma dönmenin mutuluğuyla başlayayım yazıma. Yaz demek bol boş vakit ve bol film demek bir yerde. Bu boşlukta, ne zamandır isteyip izleyemediğim bir Burton filmi olan Alice in the Wonderland'i de izledim.
Filmle ilgili hiçbir yorumda bulunmadan kadroya bir bakalım. Johnny Depp'in altından kalkamadığı, hakkını veremediği rol var mı? Helena Bonham Carter? Bir kadın yaşlandıkça çekiciliğini bu kadar mı korur? Mizah anlayışını her role böyle güzel mi yansıtır. Beğenmeyen sevmeyen var biliyorum ama Helena harika bir oyuncudur benim nazarımda. Anne Hathaway Get Smart'ta, Passengers'ta aklımı çelmiş güzeller güzeli bir aktris. Hem de çok yetenekli. İyi filmlerine bir örnek daha elbette "The Devil Wears Prada/Şeytan Marka Giyer" ki bu filmde de Meryl Streep'in altında ezilmeden işi götürmüştü. Gerçekten yetenekli. Alan Rickman=Snape=Judge Turpin. Alan Rickman bu filmde sadece ses olarak vardı ama karizması hakkında yorum yapmayı dahi şahsına hakaret olarak görüyorum. Onun dışında Timothy Spall ve Frances de la Tour da filme renk katmış. Burton için hiçbir şey söylemiyorum. Onun hem renkli hem olabildiğine karanlık hayal dünyasına ne kadar hayran olduğumu beni tanıyanlar bilir.
Tabi kadrosu iyi olan her film de iyi olacak diye bir kaide yok. Gelgelelim açık konuşmak gerekirse bu filmi Burton'ın iyi filmleri arasına koyamam. Puanımı 6.9'dan 7 yaptıran şey filmin sunduğu hayal gücü emareleri, ki bolca vardı, sunduğu renk yelpazesi, oyuncu kadrosu ve yönetmeniydi. Benim puanım IMDb'den daha yüksek belki ama bana göre IMDb'den 7'nin altında puan alan film çoğunlukla vasatın altındadır. Vasatın altında olan filmler izlerken sıkar adamı, bitiremezsin. Bu filmin öyle bir derdi yok. O yüzden 7 verdim. Gelin şöyle bir inceleyelim filmi.

Aslında olay şu: Siz bir film yapar oraya değişik karakterler koyarsınız. Karakterlerden birinin adı Çılgın Şapkacı diğeri Kırmızı Kraliçe'yse kimse dönüp bakmaz. Ama Şapkacı'yı Johnny Depp, Kraliçeyi Helena Bonham Carter oynarsa o film izlenir. Beni çeken olay buydu galiba. Bir çocuk masalı havasıyla başlayarak o masalı tamamen farklı bir şekilde perdeye aktarmışlar. Burton'ın bu konuda harika bir iş çıkaracağı zaten açıktı. Hikayedeki karakterler öyle usta oyuncular veya seslerle hayat bulmuş ki filmin veya direkt kitabın kalitesi üçe, beşe, ona katlanmış. Özellikle Depp için bu film "Bakın ben tehlikeli delileri oynarken çok iyiydim, şimdi eğlenceli bir deliyi oynuyorum."demek gibi olmuş. Tehlikeli delilerde (bkz. Sweeney Todd) ne kadar iyiyse bu filmdeki rolüyle de eğlenceli bir deliyi harika oynamış. Ben açıkcası çok eğlendim.
Fantastik bir filmde oynamak her zaman zordur. Gerçekte var olmayan, hatta var olması da mümkün olmayan karakterleri oynamanaız istenir. Sıradan bir karakteri oynadığınızda gündelik hayatınızda yaptığınız gözlemlerden yararlanırsınız. Fantastik bir karakterde bu imkânınız yoktur. Ama bakın ki Depp'le Carter işin altından nasıl kalkmışlar.
Kırmızı Kraliçe için söyleyebileceğim ilk kelimler: saf kötülük, otorite, güç manyağı falan olurdu. Ama bir o kadarda eğlenceli bir karakter kendisi. Helena'nın o hareketleri, bağırışları falan neydi öyle. Sebepsiz yere güldüm. Bilmiyorum herkes benimle hemfikir mi ama Helena'nın oyunu olabildiğine eğlenceliydi.
 Mad Hatter (Çılgın Şapkacı) karakteriyle Johnny Depp ve Red Queen (Kırmızı Kraliçe) karakteriyle Helena Bonham Carter

Bunların dışında film bol bol tweet atmalık mesaj veriyor. "Sevilmektense korkulmak daha iyidir."diyor. Sevgi diyor, gerçek aşk diyor. Bunların da dışında asıl başrol oyuncusu Mia Wasikowska harika bir kız. Hem çok zarif ve aşk olunası derece de güzel hem de çok yetenekli. Tabi performansı Depp ve Carter'ın yanında sönük kalmış ama ileride daha iyi performanslarla kendisini izleyeceğimize inanıyorum.
Mekânlara gelirsek, ki bu filmde mekânlarda oyuncular kadar önemli. Filmin toplam on dakikası dışında tüm olaylar gerçekten var olmayan bir diyarda geçiyor. Wonderland yani Türkçe meâliyle Harikalar Diyarı rengarenk, ışıltılı, cıvıltılı, harika bir dünya. Filmin 3 boyutlu yapılmış olması kesinlikle ticari bir kaygıdan ileri gelmiyor. Burton bu filmi 3 boyutlu çekmekte haklı çünkü bu senaryo 3 boyuta çok müsait. Ben 3 boyutlu izlemedim ama eminim öyle daha güzeldir. Artık ben de 3 boyutlu olarak nasıl göründüğünü anlamak için Teknosa'ya gideyim de televizyon deniyormuşum gibi 3 boyutlu Alice in the Wonderland izleyeyim.
Sonuçta oyuncular için 4 puan, görselliği için 4 puan, film müzikleri için 1 puan veriyorum. Toplamda 9 puan ediyor. 2 puanda çok güzel hazırlanmış, her şeyiyle çok iyi giden ama basit ve çok kısa bir şekilde biten finalinden kestim. 7 puan filmimiz için idealdir. Tavsiye edilir, özellikle Burton-Depp-Carter işlerini seviyorsanız. İyi seyirler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder